14 Aralık 2017 Perşembe

-mışım.

Gözlerimin gözlerine değmesinin bir önemi kalmamış,
Ne yaparsam yapayım o ateşi tekrar yakamazmışım,
Yansa da sönermiş, cılızmış,
Göz bebeklerinin göz bebeklerime değebileceği yakınlıktayken sana ben,
Senin kalbinden kalbime, tek bir dinlenme tesisinin bile olmadığı uzun uzun yollar varmış,
İstediğim yollar, hedeflerim varmış senin için,
Gitmek istediğim, direkt gitmek istediğim hedeflerim..
Benim kalp atışlarım sana uzakmış,
Taş gibi kalbin sadece yalnız atmak istemiş,
Etrafta kendisine değecek bir yama istememiş,
İznimle, olmak istediğin yerde kalmak istemişsin!

İzinler senin,
Yollar senin,
Kalp senin,
Hayat senin.

Kalmak istediğin yer kal,
Yapmak istediğin şeyi yap,
Korkmasın kalbin!
Deli gibi atarken o, ona teğet geçecek tek bir kalp bile yok.

O dudaklar, o dil senin, ağzından dökülenler senin,
Kendimi korkmadan bıraktığım o kolların ne kadar da cılız artık!

En azından benden sonra,
Hareketten korkma,
Kımıldasın kalbin, izin ver.
Sev.
Ben senin sevginle nefesler yolladım ciğerlerime,
Öyle yaşadım.
Sev adam, sev!

Bırak sarsınlar kalbini,
bırak dokunsunlar sana,
Sev!

Seni unutmaya ömrüm yetmez belki ama,
Ben seçimimi yaptım;

Bütün izinler benim,
Bütün yollar benim,
Bu hayat benim,
Sol yanıma ağır gelen, sen diye inleyen bu kalp de benim!


Feraşe.

23 Kasım 2017 Perşembe

"Öyle Bakmayın, Kırılır."



















Her halimden belliydi bir derdim olduğu,
Yarımdı gülmelerim de,
İçini acıtacak bir oturuşum vardı,
Derindendi of larım,
Her yerim bağırıyordu;
"İçim yangın yeri." diye.
Acı besledi onca zaman beni,
O na nankörlük yapamazdım.
Önünde eğildim ben de.
Boyun eğdim.
Her gitar teline bastığında,
Kalbime bastırdın esasen.

Anlatamadım,
Anlatsam kurtulacaktım oysa ki,

Neresinden tutsam elimde kaldı adam,
Bitmedi yollar,
Geçmedi acım,

Upuzun sahiller hayal ediyorum,
Önümde, arkamda, sağımda, solumda,
Hep mi sobeydi be!

Sesinden, ellerinden, koynundan uzaktayım evet!
Ama bilir misin ki, her gece yatağındayım,
Her gece aklında..
Eminim ki, kalbini kuşattım,
Fethedemesem de kuşattım eminim.

O zavallı kurşunun, kurşun geçirmez yelekle yaşadığı platonik aşktım ben.
Yetiş gel desem gelmezsin artık,
Ömrüm gözlerinin içine bakarak geçse ya,
Konuşmasan da olurdu,

Ne vardı bu yarayı bu şarkıyla ortaya koysam ha?
Ne olurdu kimselerle paylaşmasam seni.

Kazınsan ya aklımdan,
İlle de ölmem mi gerekirdi?!

Ne veda edebildim, ne kalabildim onca zaman,
Ne olurdu gitmeseydin,
Ne olurdu bir şey demek istemeseydin!

Biliyor musun?
Ruhumu yakan bir şeyler var içimde,
Öyle bakma nolur, kırılır.


Feraşe.

21 Kasım 2017 Salı

Yarış Bitti !









Gitmiş,
Benden ne varsa gitmiş.
Yazık!
Benim çabalarım tutunmak içindi.
Ben tutunmak için km' lerce tırmanırken,
Tek bir hamlenle onca km' nin üzerine yığıldım kaldım.

Sormadım, sorgulamadım.
Sevdin sandım, sevdiğini sandım.
Sana geldiğimde arınacaktım,
Beni onca ağırlığımla beraber ittin sen,
ve ben onların da altında kaldım.
Zaman garip bir şeymiş,
Duyguların bile fiziki halini değiştirebilirmiş,
Sımsıcakken buz gibi yapabilirmiş,
Merhametliyken de merhametsiz!

Işığı görmüşken ben,
Söylenecek onca şey varken,
Neden?
Belki dinleseydin geçerdi.
Belki geçerdik,
"sen sadece bak, ben anlarım, dolmasın gözlerin..
iyi şeyler bu yazdıklarım." demiştin.
Yetmedi.
Yetemedi.

Ben yürürken, kalbimin koşması gerekirmiş,
Hatta rekordan rekora tırmanmasıymış doğru olan.

Bir kalbe başka kalbi zorla sığdıramazsın ya hani.
"Seni bilmeden sen olamam, sen olmadan da ben olmaz"
Ne kadar dolu bir duygu dizesi gibi değil mi?
Zemini su olan bir araziye oturtulmuş harflermiş meğer.
Tek yağmurda iniverdiler aşağıya.
Karıştılar yağmura ve arkalarına bakmadan gittiler ben ise
Onca dolu sandığım harflerden kalanlarla kalakaldım biliyor musun?

Umut dediğin bi nefes, oksijen hücrelerine giren,
Yeniden seni yeşerten bir şey umut.
Ben kışın ortasında bahara soyunmuştum.
Bu kadar üşüyeceğimi kestiremedim inan.
Sırtımdasın sandım,
Kollarınla, göğsünle, bütün bedeninle, her şeyden de öte kalbinle..
Kocaman bir boşluğa dayamışım sırtımı ben.
Donmuşum soğuktan.
Aşk sarhoşluğu işte, uyanamamışım,
Donmadan önceki son ve çok tatlı uykumdan uyandırıverdin beni.
İyi bir şey mi bilemiyorum.

Maraton bitti,
Yarış artık bitti,
Herkes köşesinde,
Etraf buz sessizlik,
Yarış yok, yarışmacı da,
Bomboş yollarda, deli deli koşarak
Kalpten bir ev aramak artık boş,
Uyan artık, aşk yok!
Fark etmedin mi,
Sen bağırdıkça yankılanıp sana dönen seslerden?!
Hadi Feraşe, yapma ama,
Bu kadar da aptal olamazsın!

İyisi mi sessizlik!

Feraşe.

15 Kasım 2017 Çarşamba

Söylenecek Çok Şey Var !


sessizlik ile ilgili görsel sonucu

Söylenecek o kadar şey varken,
Susman ne garip!
Sana senler katarken ben gün gün,
Senden gün gün eksilmem ne garip!
Söyleyeceğim onca şey varken,
Katlanacak halinin olmaması ne garip!
Koşarken sana çok hızlı adımlarla,
Kaybettiğim onca yılı telafi için ölürken ben,
Kulaklarını sımsıkı kapatabilmen ne garip!
Tek ses beklerken senden ben,
Uykuya dalabilmeyi beklemen ne garip!
Yattığım yerler kalbime kalbime batarken,
Uyku yavaş yavaş zehirlerken,
Kollarımı kaldıracak halim yokken,
Yaşlı çocuk neden bu kadar sakin, ne garip!
Sana doğru konuşurken ben,
Ayakkabılarımı, yollarımı sana döndürmüşken,
Ve artık geride kalan ne varsa tek bir kalemde yakmışken ben,
Hangi tür bir gerilimin yanında huzur buldun sen öyle, ne garip!
Çırılçıplak dans ederken ben kurşunlarının önünde,
Çelik yeleklerini giyip, yatağının altına saklanman ne garip!

Aldığın nefesi ezberledim,
Sürekli yazan kalbini okudum, ezberledim.
Tek bir damla gözyaşını bile kabul etmeyen o kayadan bakışlarını biliyorum.
Ama;
Gölgesinde huzurlandığım, içindeki o merhamet gitmiş ne garip!
Nasıl bir hırs bu ki; en bitik halin bile en güçlü hamlen olmuvermiş.

"Ölüm korkusundan daha da korkuncu yaşama sevinci" ymiş,
Anlatıyorum kendime, dinliyorum kendimi,

Feraşe.

26 Ekim 2017 Perşembe

Seni Seviyorum.

Seni seviyorum.
Seni çok seviyorum.
Seni aklının, kalbinin, ellerinin, parmaklarının kaldıramayacağı kadar fazla seviyorum.
Sesini duyunca içim kıpır kıpır oluyor.
Aklıma düşünce sen, içim cennet müjdesi kaplıyor.
Cehennemde yanmışım da Cennnetle müjdelenişimcesine.

Hayatımda tanıdığım en aksi adamsın sen,
Seni seviyorum demeyi bile beceremeyen,
Onu bile farklı milyon tonda söyleyen adam!
Ama biliyor musun?
Gözlerime baktığında kıtalarca şiir yazmandansa,
Söyleyecek söz bulamaman daha da altındı benim için..
Yada korktuğum bi anda kendine çekip sarmalaman
Daha da kuvvetliydi her şeyden.

Seni seviyorum.
Seni çok seviyorum.
Seni seviyorum kaç farklı şekilde söylenir!' in adıydı adın.
Hani "odun" denir ya,
sen kalbi hamurdan bi odunsun benim için.

"Bi rahat dur",
"Elin kolun bi rahat dursun""
"Çiğnemeyi bilmiyosan çiğneme şu sakızı"
kimine göre kaba,
Ama bilmezler ki
Bunların her harfi aşk kokar.

Seni Seviyorum Adam,
Seni aklının, kalbinin alamayacağı kadar çok seviyorum.

Feraşe.

18 Temmuz 2017 Salı

Sil Göz Yaşını.




Arkada bıraktıklarıma baktım bugün,
Elimden geldiğince soğuk kanlıydım,
Buz gibi, sessiz ve sakin..
Yalnız çıktım bugün Kadıköy' e,
Belki izlerimi görebilirim diye,
Göremedim.

Kemiklerim sağlam, ve bugün de hayattayım, evet!
Ah Ağrılarım, evet!
İyi olmanın yetmediği yerlerden geçmişim hep,
İstediğim yerlere, istediğim zaman..

Sigara dudaklarıma yakışmıştı bence,
Ardarda yakmak daha da sexydi sanırım,
Hele ki dudaklarındakiler Kırmızıysa ve sen Kadınsan!
Savaş boyalarımı sürmüştüm o gün..

İçimi soğuk tuttum ki eritmemek için kalbimi yine.
Geçtiğimiz yerlerden geçtim,
Bir nevi dayanıklılık testimdin benim.

Ben hep kendimi düşündüm,
Ben bencil bir kadındım çünkü.
En değerli bendim, en kıymetli ben!

Ama "olamadıklarım için üzgünüm, beni olduklarımla kabullen,
Yapamadıklarımı unut, yapabildiklerimle tebessümlen" derken üstad,
ve herkes bir miktar zalimken ben çok daha fazlasını bekleyen oldum.

Doğru karar, kendim için verdiğim en büyük emekti,
Yada doğru sandığım karar..
Ben kalple düşüncelerim arasındaki o kavgaya hiç karışmadım,
Onları hiç ayırmadım,
Kalp hep yumuşak bir tabiatken,
Ben düşüncelerimin ona sert darbelerle vurmasına izin verdim.
Yere düşüşünü izledim kalbimin!
Haksızlığa karşı susmak dilsiz şeytanlıkken,
Ben Şeytana bile yol gösteren oldum!

Ben tehlikeli bi kadındım!
Zarar veren, üzen, acımasız, bencil!
Ne yazık ki havada uçuşan sözler yerini buldu;
"Yaşattıklarımı yaşamadan ölmemek.."

Yarım bir insan gibi devam ediyorum yoluma, 
Her parçam ayrı yerde gibi.
Öyle ki acılarım bile bölük pörçük!

Hakettim mi diye soruyorum bazen?!
Evet!
Kocaman bir Evet!
Daha merhametlisi olamazdı.



Feraşeden.












29 Mart 2017 Çarşamba

EY ACI! BENI DAHA NE KADAR ACITABILIRDIN ?!




Parmaklarıma gelen bir kuvvet vardı, içimdeki sesi yükselten, beni olduğum yerden kımıldatan.
Ses vermek istemedim esasen uyuyan kelimelerime, ama tek bir umut ışığı bile yetti.
Uyanmalıymış kelimeler, sersemleseler de uyandılar.

Parmaklarıma gelen bir kuvvet vardı.
Kalbimin sözcüsü oldular yıllarca parmaklarım.
İnkarı bırakıp, kabullenme zamanı sanırım.
Başka çarem yok.

Yarıda kalan sözlerim, yarım kalan iyiliklerim, tuzdan da buz kalbim oldu.
Fark ettim ki "sana tutunmaya çalışan ben, beni tutmayıp düşüren sen!
Kolay değil kabullenmem, sert sözler geçerken içimden"..
Bende olan seni arayıp da bulamamak budalalık,
Bendeki seni arayan kolayca bulabilirdi aslında.
Ben en kolay çözülebilen, en salak kadın!

Ben bulamadım beni sende.
Gıcık bir sinir ağrısı oldun kalbimde, ne şekil alırsam aliyim geçmeyen,
Göğüs kafesime bastıran, oksijenime ortak, canımı hep yakan,
Çıkacak canıma vize vermeyen, ellerimi, gözlerimi bağlayan.
Ben çok direndim, ayakta kalabilmek için, tek bir ses için, tek bir kelimen için.
Avuçlarım kucağımda, kalbim boğazımda, nefesim gırtlağımda..

Fark etmediğindi; nefesinle söndürdüğün güneşim,
Devam eden, bitmeyen bir yoldu yolum,
ve dedim ki Feraşe, uzun yollara devam.
Yarım bıraktığındım, dönüp bakmadığın, 
Üfledin ve söndü güneşim.

Öyle bir organdın ki bedenimde,
Terk etsem edemem, kalsam nefesime ortak, ömür kısaltan.
Gidemedim.
Fişlerimi çekip bekledim, gitmedin.

Onca balon arasından, gülen balondu üzerine basıp da yok ettiğin.
Zeze' nin portakal ağacıydın Feraşe için,
Hazin sonlu, acıklı, ama umut veren..

Canımı yaktın adam!
Cılız bir alev içinde yanmaya çalışan umuduma acımadan boca ettin sularını,
Tekrar kalkamadım ayağa, tekrar alev alamadım.


Avuçlarımı açtım Rabbe, 
Rahlem bekledi her sabah,
Sen umuduma tutulan ışığı söndürdün adam!