29 Mart 2017 Çarşamba

EY ACI! BENI DAHA NE KADAR ACITABILIRDIN ?!




Parmaklarıma gelen bir kuvvet vardı, içimdeki sesi yükselten, beni olduğum yerden kımıldatan.
Ses vermek istemedim esasen uyuyan kelimelerime, ama tek bir umut ışığı bile yetti.
Uyanmalıymış kelimeler, sersemleseler de uyandılar.

Parmaklarıma gelen bir kuvvet vardı.
Kalbimin sözcüsü oldular yıllarca parmaklarım.
İnkarı bırakıp, kabullenme zamanı sanırım.
Başka çarem yok.

Yarıda kalan sözlerim, yarım kalan iyiliklerim, tuzdan da buz kalbim oldu.
Fark ettim ki "sana tutunmaya çalışan ben, beni tutmayıp düşüren sen!
Kolay değil kabullenmem, sert sözler geçerken içimden"..
Bende olan seni arayıp da bulamamak budalalık,
Bendeki seni arayan kolayca bulabilirdi aslında.
Ben en kolay çözülebilen, en salak kadın!

Ben bulamadım beni sende.
Gıcık bir sinir ağrısı oldun kalbimde, ne şekil alırsam aliyim geçmeyen,
Göğüs kafesime bastıran, oksijenime ortak, canımı hep yakan,
Çıkacak canıma vize vermeyen, ellerimi, gözlerimi bağlayan.
Ben çok direndim, ayakta kalabilmek için, tek bir ses için, tek bir kelimen için.
Avuçlarım kucağımda, kalbim boğazımda, nefesim gırtlağımda..

Fark etmediğindi; nefesinle söndürdüğün güneşim,
Devam eden, bitmeyen bir yoldu yolum,
ve dedim ki Feraşe, uzun yollara devam.
Yarım bıraktığındım, dönüp bakmadığın, 
Üfledin ve söndü güneşim.

Öyle bir organdın ki bedenimde,
Terk etsem edemem, kalsam nefesime ortak, ömür kısaltan.
Gidemedim.
Fişlerimi çekip bekledim, gitmedin.

Onca balon arasından, gülen balondu üzerine basıp da yok ettiğin.
Zeze' nin portakal ağacıydın Feraşe için,
Hazin sonlu, acıklı, ama umut veren..

Canımı yaktın adam!
Cılız bir alev içinde yanmaya çalışan umuduma acımadan boca ettin sularını,
Tekrar kalkamadım ayağa, tekrar alev alamadım.


Avuçlarımı açtım Rabbe, 
Rahlem bekledi her sabah,
Sen umuduma tutulan ışığı söndürdün adam!










Hiç yorum yok: