28 Mayıs 2014 Çarşamba

NEFES GiBi..


Düş bahçelerimdi dağıttığın.
Sanki en ince ayarlarımla oynadın da düzelemiyorum gibi.
Ben çok farklı bir dünya yaratmıştım ikimize.
Sen prenstin ben de prensesin.
Çocuk gibi.
Düşündükçe bir gülümseme alıyor beni.
Seni güzel hatırlıyorum!

Ölemezmişsin gibiydi.
Sanki senin fıtratında ölmek yok gibi.
Sanki her nefes sana bahşedilmiş,
Her gün sana doğuyormuş gibi.
Öldün!

Arkanda kocaman bir boşluk bırakarak,
Sana doğan güneşini alarak,
Nefesleri çalarak,
Avuçlarımda sadece karanlığı bırakarak öldün, gittin!

Sanki kalbimdeki açık bir yara,
Yağmur yerine tuz yağıyor gökyüzünden,
Ve ben boylu boyunca uzanmışım yola,
Acı artık nefes olmuş,
Gözyaşım güneş..

Ölüm sana olmadı,
Yakışmadı.

Kabrinde bir prenses var şimdi,
Sana meftun..
Al da katla artık yüreğimi,

-"Çok soğuk değil mi?"
+"Olsun, nefesin sımsıcak Feraşem!"


26 Mayıs 2014 Pazartesi

Affet..


İçimde hiç bitmeyen bir şarkı çalıyor sanki.
Ve ben hep aynı yerde sayıklıyorum.
Kalbimden söylüyorum şarkını.
Dudaklarımı bıçak açmasa da kalbimde tarifsiz melodiler var şuan.
Kalbimin köreldiğini duydum bugün,
Evet! Kalbim körelmiş.
Acıya doyduğundan mıdır nedir,
Artık bir duvar örmeye başladığını gördüm bugün.
Sanırım artık saçma sapan davranmaktan vazgeçiyor.
Aklımla yollarını ayırmışlar.
Sanırım artık tek başına karar vermeyi planlıyor.

Eğilip kulağına sessizce; "-Geç Kaldın Kalbim!" dedim bugün.
Hemde çok geç kaldın.

Tren istasyonlarındaki sarı çizgi gibiydi aşkın benim için,
Geçersem rüzgarla beraber karışırmışım gibi rüzgarına..
Ben hep gerisinde durdum o çizginin.
Kendimi korudum güya (!)

Peki şimdi ne oldu sence?
Ben tren istasyonu oldum, üzerime sarı çizgiler çekildi,
Kimse yok artık o çizgilerimi geçen.

Ben bilemedim senin geçen son vagon olduğunu,
Affet.


22 Mayıs 2014 Perşembe

SADE VE DERİN' E İTHAFEN..


Kalbine dokunulmalı senin,
En derinlerine, en acıyan yerlerine.
Senin evladın için üzerini örttüğün o yangın yerlerine..

Güçlü olmak zordur, çok zordur..
Her deprem enkazından sağlam çıkacağına inanan insanlarla doludur etrafın,
Oysa ki bilmezler ki, sen en ufak bir artçıda yıkılan kadın!

Seni anlıyorum;
Sevmenin karşılığının sevilememek olmasını hazmedemeyen bir kalbin,
Emeklerine isyan eden bir ruhun,
Ve Cennet hediyesi bir evladın var..

Ama unuttuğun bir şey var, Rabbim şöyle dedi: "Ey İnsanlar! Biz sizi birbirinizle imtihan etmek için yarattık, Bakalım sabredecek misiniz?! Rabbin olan bitani hakkı ile görendir." (Furkan Suresi:20. ayet) Senin emeklerini görmüyor mu sanıyorsun?! Kalbindeki kırıklardan haberdar değil midir sence? Seni yaratan, seni senden iyi bilmez mi sence? Derdi veren Rabbim, Çözümünü unutur mu hiç?!

Senin sırtını yasladığın çok güçlü bir varlık var, Senin sınavınsa eğer bu, sen kazandın, ama yazık ki eşin kaybetti. Onun için sadece üzülmelisin o kadar! 
Aslında mutlu olabilmen için o kadar çok nedenin var ki; birincisi cennet hediyen Kızın, ikincisi her sabah uyandığında nefes alıyor olabilmen, üçüncüsü senin yada kızının dermansız bir hastalığının olmaması..
Ya bunlar olsaydı, ya çok başka dertler için Rabbine elini açıyor olsaydın..

Sen güçlü bir kadınsın unutma!
Sen sadesin, derinsin..
Allah daima kulu ile berberdir, aklından çıkarma..




21 Mayıs 2014 Çarşamba

Ben Kötü Biri Değilim..


Dilenir gibiyim karşında değil mi?
Ellerimi ovuşturmak, buz gibi ellerimi..
İçimdeki acıyı anlatacak kelimelerim hiç olmadı benim.
Seni tarif edebilecek cümlelerim de..
Konu sensen eğer, bir araya gelmeye korktular kelimelerim.
Birlik olup da sana anlam yüklemeye korktular.

Vicdan denen şeyin beni ve yakamı hiç bir zaman bırakmayacağını öğrendim bugün.
Evet, ben hep vicdan azabı çekeceğim.
Ta ki aldığım son nefesi Yaradana geri verene kadar.
Halbuki ben bunları sana söyleyebilmek isterdim,
Pişmanlığımı ve vicdanımın attığı tokadı sen de gör isterdim.
Senin kalbin pamuktandır bilirim, sen kıyamazdın yine.
Belki de böylesi daha iyi oldu, görmeden, duymadan..

Kalp kırmanın Kabe' yi yıkmakla eşdeğer olduğunu anladım bugün.
Kalbini kırdım, ben Kabe' yi yakıp yıktım..
Ben kötü biri değilim,
Savaşmak fıtratımda yok.
Ben seni hastalıklı gibi sevdim.

Sevaplarımı, işlediğim günahlara feda etmeyi öğrendim bugün.
Ben sevaplarımı hibe ettim.



14 Mayıs 2014 Çarşamba

9 Mayıs 2014 Cuma

La Tahzen Feraşe, La Tahzen!


Hani en derinin paramparça olur da,
Sen sadece izlersin ya!
Sadece izliyorum en derinimi.
Neredesin ne haldesin pek bir fikrim yok.
Hayat bana çizdikleriyle seni de mi kandırdı,
Bir bilgim yok.
Ama biliyorum ki üzgünsün.
Sonunu bilmediğin bir yolculukta,
Pusulanı elinden aldığım için kızgınsın bana.
Ama bilmiyorsun,
Senden çaldığım o pusula işime yaramadı.
Kocaman dünyada küçücük bıraktı beni.
Güneşini almışım ben senin.
Şimdi her yerin soğuk.
Ellerin, gözlerin..
Bense suçlu!
Sana göre idam, bana göre müebbet.
İdam olmamalı cezam!
Müebbet olmalı işte!
Ve ben hemen ölmemeliyim.
Ah kalbim!
Ah şu kalbim ne kadar üzgün bir bilsen.
Her şey bıraktı da yakamı bu vicdanım susmuyor, bir bilsen!
Ah bir bilsen ki uyuduğum gece yok.
Bir bilsen ki aydınlığım karanlık.
Bir bilsen ki avuçlarım havada, düşecek bir kucakları yok!
Bir bilsen beni.
Keşke bilebilsen be adam.


7 Mayıs 2014 Çarşamba

Karşılaşmamız An Meselesi..


Sen bensin, bende sen.
İstediğin kadar inkar etme hakkın var.

Sen bende açtın gözünü, bense sende kapadım.
İstediğin kadar duymayabilirsin.

Eminim bir gün ellerimiz aynı kitaba uzanacak ve
Eminim bir gün değemeden ayrılacaklar.
İstediğin kadar kaçabilirsin.

Aynı vapura bineceğiz,
Aynı şarkıyı mırıldanacağız,
Hatta aynı anda aynı şeylere derin derin nefesler çekeceğiz.
Aynı anda Kadıköy' de olup,
Aynı anda orada olacağız.
İstediğin kadar görme.

İstediğin kadar dönsün Dünya dedikleri,
İstediğin yerde ol, istediğin kadınla,